Bira ve şarabı kıyaslamaktan ziyade öncelikle birbirleriyle olan benzerliklerinden bahsetmek daha doğru olacaktır. Ülkemizde şimdiye dek farklı türlerini sıkça bulamadığımız biranın da tıpkı şarapta olduğu gibi iki ana türü vardır. Bu bağlamda sıklıkla tükettiğimiz “lager” biralarını beyaz şarap, “ale” biralarını ise kırmızı şaraba benzetmek hiç de yanlış olmayacaktır. Lager biraları daha soğuk ortamda fermente olur ve tıpkı beyaz şarap gibi daha soğuk içilir, ale biraları ise fermente olabilmek için kırmızı şarap gibi daha yüksek ısılara ihtiyaç duyar ve ideal içim sıcaklıkları lager’lere göre daha yüksektir, hatta bazı alt türlerinde oda ısısı seviyesindedir. Ale biraları tıpkı kırmızı şarap gibi daha aromatik ve daha kompleks karakterlere sahiptir, lager biraları ise beyaz şarap gibi daha buruktur. Bu noktadan baktığımızda Türkiye’de tüketilen biraların neredeyse hepsi şarabın beyazı niteliğindedir.
Birayı şarap gibi ikiye ayırdıktan sonra biranın zengin dünyasına artık giriş yapabiliriz. Biranın ana bileşenleri “Malt, Şerbetçiotu, Maya ve Su” iken şarabın ana hammaddesi yalnızca üzümdür. Şarapta üzüm neyse birada da malt odur. Arpa veya buğday tanelerinin belirli işlemlerden geçirilmesiyle elde edilen malt, biraya rengini ve kendine has aromasını verirken, kullandığı miktar biradaki alkol oranını belirler. Malt ne kadar kavrulursa ve bu kavrulmuş malt birada ne kadar fazla oranda kullanılırsa biranın rengi o kadar koyulaşır. Biranın lager mi ale mi olduğunu ise kullanılan mayanın türü belirler ve her iki tür mayanın kendine has farklı alt soyları bulunduğundan biranın lezzetine önemli ölçüde etki ederler. Şarapta bunların hepsi yalnızca kullanılan üzümün beyaz mı kırmızı mı olduğuyla ve nerede ve ne zaman yetiştiğiyle ilgilidir. Biranın diğer bir bileşeni olan şerbetçiotu çiçeği ise biranın acılık profilini belirler ve aynı zamanda biraya aroma katar. Birada ferahlatan etkilerin baş mimarı olan şerbetçiotunun biranın tadını doğrudan etkileyen 30’dan fazla farklı türü bulunmaktadır ve bunlar birada baharatlı, narenciyemsi, bitkisel vb. bir çok farklı türden etki oluşturur. Biracılık sektöründe “likör” olarak adlandırılan bira suyu ise bahsi geçen diğer bileşenlerin biranın içinde nasıl reaksiyon göstereceğine doğrudan etki eder.
Tüm bu faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşan yüzlerce farklı türe sahip bir içeceğin yemekle uyumlu olmamasını beklemek çok büyük yanlış olurdu. Eğer bundan bir şüpheniz varsa, dana biftek veya antrkotunuza eşlik eden bir kırmızı şarap yerine Strong Ale veya Porter, tavuk ve salatanızın yanında Pale Ale, ya da çikolatalı pudinginizle birlikte Stout birası denemelisiniz.
Çok gelişmiş bir damak tadınız yoksa Öküzgözü ile Merlot’u ayırt edemezsiniz, ancak bir Pilsen birasını Marzen birasından, Marzen’i de IPA birasından (Indian Pale Ale) kolaylıkla ayırt edebilir ve “İşte bu benim biram!” diyebilirsiniz. Ancak siz de sarışın lager biralardan sıkıldıysanız bu farklı türdeki biraları dev markalardan ziyade butik ve özel üretim yapan craft biracılarda bulabilirsiniz. Bunu, sofra şarabından Premium sınıfta ender bir şaraba terfi etmeye benzetebilirsiniz.
Eskiden gösteriş ve lüksü sevenler şarap, diğerleri ise bira tercih ederlerdi. Ancak artık Avrupa’da veya Amerika’da bir restorana gittiğinizde katalog gibi olan bira menülerini isteyip yemeğinize en uyumlu olan birayı sipariş etmeniz durumunda göreceğiniz itibar en az şarap kadar olacaktır.